Sayfalar

22 Eylül 2012 Cumartesi

Soyut Düşünme

    Lise çağlarındaki gençlerin genç yetişkinliğe adım atacakları bu yıllarda düşünce sistemleri değişir, soyut düşünmeye başlamış ve aktif kullanmış olurlar. Eğitimcilerin, ebeveynlerin görevi gence soyut düşünmeye başlamasından itibaren doğru eğitimi vermek ve onlara doğru düşünmeyi öğretmek olmalıdır. Peki soyut düşünme nasıl faydalı verimli halde kullanılabilir ya da kullandırılabilir. Bunun için genci sistemli bir şekilde yönlendirmek gerekir.
    Öncelikle soyut düşünmeye başlayan fert kendinde peyda olan bu yeni özelliği tanımak için farklı etkinliklerde bulunur. Hayal kurmak masalsı roman okumak gibi. Başarıya ulaşmak için çabalayan, hedefleri ve bununla ilgili adımları olan bir ailede gencin hayalleri de hedeflere yönelik olur. Bunu düşünme gücüyle kendi geleceğini inşa etmek isteyen gencin hedeflerinde görebiliriz.Ebeveynlere bunu desteklemek, özendirmek ve bunu fark ettirmeden yapmak düşer.
   Ben aile sohbetlerinin kişisel gelişime yardımcı olacağı kanaatindeyim. Şöyle ki her sohbette bireyler bildiklerini karşılarındakine aktarırlar. Fikir paslaşması yaşanır ve bunlar harmanlanıp yeni özgün fikirler ortaya çıkabilir. Bir genç beyin fırtınasının yaşandığı böyle bir ortamda soyut düşünme yetisini hat safhada kullanır. Nasıl kullanacağını öğrenir. Bununla birlikte henüz yeni dil öğrenen kişinin kelime hazinesinin azlığı gibi, soyut düşünmeyi yeni öğrenen soyut fikirlerin çoğuna yabancıdır. Bu kişi her konuşmada yeni fikirleri sözlüğüne yerleştirir. Böylece öğreneceği ilk soyut düşünce ile paralel fikirler kişiliğini olumlu yönde pişirecek fikirler olmalıdır. Bu da yakın çevre ile olur. Aile bu konuda yaftalamadan davranırsa genci etkileyip doğrulara yönlendirebilir. 
    Henüz 13-14 yaşlarındaki soyut düşünme ile ilk defa karşılaşan bireye; soyut düşünme yetisini etkili kullanabilme adına, zekayı geliştiren sorular, düzeyine uygun kitaplar sunulabilir. Bu süre içinde günlük tutmak bireyin yeni fikirleri bilinçaltından çıkarmasına, var olan fikirleri harmanlamasına yardımcı olurken; kimlik arayışındaki sorunlara da çözüm olacağı için faydalıdır.
    Yarının fikirleri ile ufkumuzu genişletecek, tasarladığı güzellikleri uygulayabilecek yetişkinlerinin güzel yetişmesi ve yetiştirilmesi duası ile...

11 Eylül 2012 Salı

Yalan Söyleme Davranışı

   Bazen çocukların müthiş hayal güçleri bizleri etkiler ve onları dinleriz.Ancak söyledikleri her zaman doğru mudur bilemeyiz.
   Henüz 5 - 6 yaşlarından daha küçük çocuklarda gerçeklik algısı oluşmamıştır. Bu; çocuğun gerçek olmayan olaylara inandığı, sizin "hayır yalan söylüyorsun" söyleminize karşılık inkar ederek "ama gerçekten..."diye karşılık vereceği anlamına gelir. Örnekle açıklarsak 4 - 5 yaşlarındaki kızınız akşam babasına "baba bugün Ayşe bize geldi birlikte oyun oynadık" demesi, halbuki o gün eve misafir gelmemesi ebeveynleri telaşlandırır. "Ayşe kim?" diye sorduğunuzda çocuk oyuncak bebeğini gösterebilir. Bu yaştaki çocuğun oyuncak bebeği ile oyun oynaması, kurduğu hayalleri gerçek sanması gerçeklik algısı kazanmadığını gösterir. Biz buna yalan diyemeyiz.
    Ancak 6 yaşlarından itibaren gerçeklik algısı kazanılır ve söylenenler yalan olarak algılanabilir. Alışkanlık haline gelen yalanlar artık masum sayılamaz.
    Yalan söyleme davranışını fark eden ebeveyn çocuğuna daha da dikkat ederek yaklaşmalıdır. Genelde yalan söyleyen çocuğa ceza verilir. Ancak çocuk yalanın yol açacağı zararları algılayamazsa sadece cezadan kaçmak için yalan söyleme davranışını bastırır. Ayrıca ceza uygulamayan bir kişi ile karşılaştığında çocuğun yalan söyleme davranışı tekrar peyda olur. Bundan sonuçla yalanı ceza ile ortadan kaldırmamız zor hatta imkansızdır.
    Ebeveynlerin yalan söylemediği bir ortamda çocuk yalan söyleme davranışına çok da başvurmaz. Sonuçta çocuk kendine model aldığı, taklit ettiği kişilere dikkat kesilir. Öyleyse ebeveyn olarak çocuklarımıza yalan söylemeyen bireyler olduğumuzu davranışlarımızla göstermeliyiz.
    Çocuğun yalan söylediğini fark ettiğimizde önce bunu körükleyen bir başka durum var mı bunu tespit etmeliyiz. Örneğin baskı altında mı, alay edileceği korkusu mu taşıyor? Bunu anlamak yalandan daha derin sorunların derinleşmesinin önünü tıkar. Duruma göre müdahale etmek daha yerinde olur. Buna örnek tuvalet konusunda sizden yardım isteyen çocuk siz başka kişilerin yanında (yakınınız bile olsa) ona bu konuda soru sorduğunuzda ("tuvaletin mi var?" gibi...) doğru cevap vermesi zordur. Çocuk daha sonraları başkalarının yanında bu konuda yalan söyleme davranışını alışkanlık edinebilir. Daha da kötüsü tekrar tuvalet eğitimi vermek, bu konuda çocuğu yeniden onore etmek durumunda kalabilirsiniz.
     Çocuğa "yalan söyleme" diye ikazdan ziyade, içinde bulunduğumuz olay ile ilgili doğruyu söylediğinde ne gibi sonuçlarla karşılaşacağını söylemek daha yerinde olur. Çocuklar engellenmeyi değil, olayları sonuçlarıyla yaşamayı ve görmeyi arzularlar. Bir çocuğa güvenmediğimizi değil, onun yalan söylemesi ile ne gibi sonuçlar doğabileceğini açıklayabilirsiniz. Yalancı çoban hikayesi buna güzel bir örnektir.
    Okulda yaşananlarla ilgili yalan söylediğini fark ettiğimizde, yalan söylüyorsun öğretmenin öyle söylemedi demek çocukla aramıza duvar örmek demektir. Hatta bu duvarı çocuk öğretmeni ile arasına da örer. Bunun yerine okulda yaşanan olayları dürüst bir şekilde söylediğinizde ona yardımcı olacağımızı, destek olacağımızı, öğretmeninin ve ailesinin onu kollayacağını söylemek daha fazla güven aşılar. Çocuk güvendiğinde yalan söyleme ihtiyacı hissetmez. Yalana başvurmaya ihtiyaç duymaz. Bu doğruları söyleme konusunda güzel bir adımdır.
     Yarının dünyasında işini, dostluklarını dürüstlükle kazanacak yetişkinlerin; şimdiden güzel yetiştirilmesi duası ile...