Sayfalar

28 Temmuz 2013 Pazar

Şeker Bayramı



Bir ramazan ayının sonuna yaklaşırken ‘çocuklarla bayram nasıl geçmeli?’ ‘bayramı onlara nasıl yaşatmalıyız?’ sorularına cevap bulmalı; bayramı çocuklarımızla belirlediğimiz doğrultuda yaşamaya özen göstermeliyiz. 

Ramazan Bayramı bizim neşe içinde geçirebileceğimiz bir bayram olmalıdır. Çocuklarımıza bayramı anlatmadan evvel bizim yaşamamız şarttır.  Bizlerin bayramları idrak ederek yaşaması ancak mahiyetini anlamakla mümkündür. Ramazan ayının paylaşmak, yoksulu anlamak, yardım etmek olduğunu bilmekle birlikte; Ramazan Bayramının da yoksulla birlikte yiyip içmek olduğunu algılayabilmemiz gerekir.

Bu açıdan baktığımızda çocuklara bayramı arkadaşlarıyla vakit geçirebilecekleri, birlikte paylaşabilecekleri, birbirlerine ikramda bulunabilecekleri bir zaman olarak değerlendirmek; hem bayramları sevdirir, hem çocukları sıkmaz, üstelik onların paylaşma duygularını güçlendirir.
Ramazan Bayramlarında temiz ve güzel giyinmek, çocuklarımız giydirmek, imkanı olmayanlara yardım etmek, yardımları insanların onurunu kırmadan yapmak ve bu konudaki hassasiyetimizi çocukların mümkünse gözü önünde yapmaya çalışmak daha eftaldir. Onlar küçük yaşlarına rağmen her şeyin farkındalar ve kendilerine en yakın kişileri de örnek alırlar. Her davranışımızın bir kamera ile izlendiğini ve ( henüz temiz hafızaları olduğundan, kaydettiklerini  defalarca tekrar edebilir.) geri alıp tekrar tekrar seyredildiğimizi  düşünürsek aslında çocukların gözü önünde dikkatli davranmanın ne kadar kıymetli olduğunu anlayabiliriz. 

Bayramlar denildiğinde aklımıza ilk gelen etkinliklerden biri de akraba, dost ziyaretleridir. Bizlerin bu etkinliklere katılması, ziyaretlerde mümkünse çocuklarımızı da yanımızda götürmemiz küçüklerin sosyal gelişimlerine yardımcı olur. Gittiğiniz evlerle, orada yaşayanların ufuklarıyla çocukların dünyaları da gelişir. Buraya kadar hepimiz doğrusunu yapıyoruz diye düşünüyorum. Ancak kültürümüzde çocukları çocuklarla oynatmak hatta bu konuda zorlamaya çalışmak pek sık rastlanır bir durumdur. Ben çocukların akranlarıyla oynamasının hoş ama yetersiz olduğuna inanıyorum. 

Biraz dikkat edersek evin genelde en büyüğü olan çocuklar daha olgundur. (istisnalar kaideyi bozmaz.) Çünkü kardeşleri olmadığında en çok anne babayla diyalogdadır. Büyüklerle iletişimin sıklığı onun dünyayı tanımasında hızlandırıcı bir faktördür.

Bu nedenle bayram gezilerinizde çocukları oyun alanlarına hapstmeyin, sizlerle vakit geçirmesine, büyüklerle sohbet etmeye alıştırın. Gerekirse onların seviyesine inin. Sıkılmalarını engelleyin. Hatta yaratıcı olup, ortama elverirse çocukların gelişimine uygun minik görevler verin. "Birlikte su doldurmaya gidelim", "Bana gemi çiz, sonra da boya" gibi... Hatta daha ileri yaşlardaki çocuklara origamiyi dahi öğretebilirsiniz. 

Bu etkinleri sadece kendi çocuklarınıza değil, ziyarette bulunduğunuz ya da misafirinizin çocuklarına da uygulamayı unutmayın. Mutlu Bayramlar...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder